Hakkında en çok konuşulan ve en çok kafa karıştıran hormonlardan biri olan insülin dost mu düşman mı?
İnsülin anabolik bir yapıya sahip olduğundan çok önemli bir hormondur. Glikozun kontrolü onun ellerindedir ve glikozu hücrelere göndererek, hücrelerin çalışmasını sağlar. Aynı zamanda protein sentezinden de o sorumlu olduğundan, bu onu yapıcı ve onarıcı kılar ki bu kasların gelişimi ve yenilenmesi açısından büyük önem taşır. Bunlar insülinin kulağa çok hoş gelen taraflarıdır.
İnsülinin bir başka görevi de yağ inşa ederek onları depolamaktır. Bu bilinçli bir şekilde kontrol edilmesi ve yönetilmesi gereken çok önemli bir noktadır. Eğer insülini yönetmeyi öğrenemezseniz başınız büyük belada demektir. Bir çok kronik hastalığa kapı açmış olursunuz ki bunlardan en önemlisi; obezite, hücrelerde ve eklemlerde iltihaplanma, kanser ve kalp hastalıklarını sıralayabiliriz. Bunlar da insülinin çok ürkütücü ve kulağa hiç de hoş gelmeyen taraflarıdır.
Ayrıca insülinin kulağa hiç hoş gelmeyen ve çok karanlık bir yönü daha vardır. Sık insülin dalgalanması sonucu oluşan, hücre dejenerasyonu ile birlikte gelişen, hızlı ve erken yaşlanma.
Düşünün ki hem kaslı olmak için ona ihtiyacınız var, hemde yağlı vücudunuzun sebebi o. Hem dostunuz hemde düşmanınız olabilecek bir yapıya sahip, fakat hemen belirtmeliyim ki direk düşmanınız değildir. Onu düşman yapan sizin onu yönetmeyi bilmemenizdir.
Öyleyse kas inşa edebilmek ve bunu yaparken de yağlanmamak için, insülini yönetmeyi öğrenmek gerekir.
1. Kural: Hızlı çözünen karbonhidratları iyi tanımaktır. Bunları iyi tanıdığınızda insülinin kontrolünü ele geçirmeniz de kolaylaşır. Hızlı çözünen karbonhidratlar kana hızlı karışarak, kandaki glikoz seviyesini hızlı arttırıp, insülin seviyesinin hızlı yükselmesine neden olurlar. İnsülin hızlı bir artış gösterdiği için, kan şekeriniz de hızlı bir şekilde düşecektir. Bu durum enerji düşüklüğü yaratacağından, tekrar hızlı karbonhidrata yönelmenize neden olurlar. Bu böyle süren bir kısır döngüdür.
2 Kural: Yavaş çözünen karbonhidratları tercih etmektir. Yavaş çözünen karbonhidratlar, kana yavaş karıştığından insülin seviyesini düşük tutarlar. Buda hızlı enerji düşüklüğüne neden olmayacağından, gün boyunca enerji seviyeniz korunmuş olur.
3. Kural: Üç ana öğünde de mutlaka protein tüketmektir. Böylece kan şekeriniz dengede kaldığından, sık acıkma riskini ortadan kaldırarak, insülin dalgalanma riskini de ortadan kaldırmış olursunuz. Aynı zamanda bazı aminoasitler de insülinin dengeli bir şekilde salgılanmasını sağlar ki, bu da insülinin anabolik etkisinden faydalanmak için hızlı karbonhidrata gereksinim olmadığı anlamına gelir.
4. Kural: Meyveleri insülinin düşük olduğu sabah saatlerinde bütün olarak yemelisiniz. Suyunu sıkıp içtiğinizde, posası olmadığından, çok hızlı kana karışacak ve insülin dalgalanmasına sebep olacaktır.
Evet insülin anabolik bir hormon olarak tabi ki çok önemli bir dosttur, onun bu nimetlerinden faydalanın. Fakat sakın onu düşman edinmeyin.