Yağların Pırlantası

Anne karnına ilk düştüğümüz andan itibaren, omega-3 yağ asitlerinin gelişimimiz üzerindeki harika yolculuğu başlamış olur. Yağların pırlantası olan omega-3 ün mucizeleri hayranlık uyandırıcı…..


yağların pırlantası

Beyin gelişiminin büyük bir bölümü. anne karnında ve doğumdan sonraki iki yılda gerçekleşmektedir. Beyin yapısının %60′ ı yağ ve bu yağların da üçte ikisi omega-3 yağ asitlerinden oluşmaktadır ki bu da bütün beynin %40′ ının omega 3 yağ asitlerinden oluştuğunu gösterir. Beyin gelişimine artı katkı sağladığı ve doğum sonrası depresyonunu hafiflettiği  anlaşıldığından anne adaylarına büyük bir  sorumluluk  düşmektedir.  Anne adaylarının hamilelik öncesinden başlayarak,  hamilelik dönemi ve emzirme dönemi boyunca omega-3 den zengin beslendiklerinden emin olmaları, bebeği ve kendisi için hayati önem taşımaktadır.

Amerika’ da farklı gruplar üzerinde yapılan kapsamlı ve bilimsel çalışmalar omega-3 yağ asitlerinin faydalarını kanıtlamışlardır. Bu faydaları genel hatlarıyla şöyle sıralayabiliriz.

  • Kilo kontrolüne yardımcı olur.
  • Diyabet tedavisine olumlu katkılar sağlar.
  • Kandaki yağların oranını dengeler.
  • Tansiyonu dengeler.
  • Ritim bozukluğuna bağlı kalp ölümlerini azaltır.
  • Dokuların iltihaplanmasını engeller.
  • Egzersizlerden sonra toparlanmayı hızlandırır.
  • Strese bağlı kortizol üretimini düşürür.
  • Hafızayı kuvvetlendirir.
  • Konsantrasyonu artırır.
  • Öğrenme yeteneğini geliştirir.
  • Cilt, saç ve tırnakların onarımına katkı sağlar.
  • Eklemlerde meydana gelebilecek aksaklıklara engel olur.
  • Sağlıklı ürememize katkı sağlar.
  • Sperm sayısını artırır.
  • Damar tıkanıklıklarını önlemeye yardımcı olur.
  • Görme bozukluklarına engel olur.
  • Kanser risklerini azaltır.
  • Kronik yorgunluk sendromunu azaltır.
  • Menopoz sendromlarını azaltır.
  • Şizofreni ve depresyonu önler.
  • Hücre dejenerasyonuna bağlı kronik hastalıkları önler.
  • Yaşlanmayı önler.

Omega-3 yağ asitlerinden faydalanabilmemiz için, hücre zarındaki omega-3 ile omega-6 oranının 1/4  olması gerekir. Bu en sağlıklı orandır.  Fakat ne yazık ki son asırda, endüstrinin gelişmesiyle birlikte doğallığı bozulmuş gıdaların ve trans yağların tüketiminin artması sonucu bu oranın 1/20-50’ye  çıktığı saptanmıştır. Bu durum  hücrelerde ve dokularda hasar başlatarak, birçok kronik hastalığın yaygınlaşmasına neden olmaktadır. Ayrıca  bu oranın bu kadar vahim bir şekilde bozulması sonucunda  omega-3 ‘ten gerekli etkiyi de yeterince sağlayamamaktayız.

Omega-3 yağ asitlerinin vücudumuza ne kadar çok faydalı olduğu, eksikliğinin de pek çok hastalığa neden olduğu anlaşıldığına göre her gün mutlaka besinlerle veya besin takviyesi olarak alınması gerekmektedir. Günlük aktif omega-3 ihtiyacımız ortalama 1g kadardır. Bu doz, hastalık tedavilerinde artış gösterebilir. Ayrıca spor yapan bireyler de yenilenmeyi hızlandırmak ve iltihaplanmayı önlemek için daha fazla omega-3 tüketmelidirler. Bu tür durumlarda 3 g kadar omega 3 tüketilebilir.

Omega-3 ‘ten en zengin besin kaynakları yağlı soğuk su balıklarıdır. Ülkemizde ” denizden babam çıksa yerim” denilerek balığın önemi çok iyi vurgulanmıştır. Bununla birlikte günümüz koşullarında artan omega-3 ihtiyacı nedeniyle, her gün omega-3ten zengin balık tüketmediğiniz takdirde omega-3 takviyesi almanızı öneririm. Kendinizi bu mükemmel yağdan mahrum bırakmayın.

KAYNAKÇA

Lower, L. 2011. Fat. NSCA’ s Guide to Sport and Exercise Nutrition. Campbell, B.I. , M.A. Spano( edtr)

Perricone, N. 2002. The Perricone Prescription

Karatay, C. 2011. Karatay Diyeti.

PAYLAŞ
Önceki İçerikKaslanmak İçin Yiyin
Sonraki İçerikAğırlık Antrenmanı Hakkında Yanlış İnanışlar
Derya Türk kendisini “Aktarıcı” olarak tanımlıyor. Kendisini belli ünvanlara sıkıştırmanın doğru olmadığını savunuyor. O sahip olduğu ve ortak bilinçten edindiği bilgileri insanlara aktarıyor.